Kromaş Firması, Türkiye’de Yüzey İşlem Sektörünün Gelişmesine Önemli Katkılarda Bulunuyor.
Kromaş Genel Müdürü Sayın Dr. Tayfun Sığırtmaç ile yapmış olduğumuz röportajı sizlerle paylaşıyoruz.
25 yıldan uzun bir zamandır Türkiye’de yüzey işlem sektörünün gelişmesine önemli katkılarda bulunan Kromaş, stratejik bir satın alma operasyonu sonrasında 2014 yılı sonunda yüzey işlem sektörünün dünya devlerinden biri olan ve yüzyıllık yüzey işlem deneyimine sahip Alman Rösler firmasının bir iştiraki oldu.
MM - FİRMANIZ HAKKINDA KISACA BİLGİ VEREREK YÜRÜTTÜĞÜNÜZ FAALİYETLERİ ANLATIR MISINIZ? AYRICA ŞİRKET OLARAK KAÇ PERSONEL'E İSTİHDAM SAĞLIYORSYUNUZ?
Kromaş firması 25 yıldan uzun bir zamandır Türkiye’de yüzey işlem sektöründe başarıyla faaliyet gösteren bir firma iken stratejik bir satınalma operasyonu sonrasında 2014 yılı sonunda yüzey işlem sektörünün dünya devlerinden biri olan ve yüzyıllık yüzey işlem deneyimine sahip Alman Rösler firmasının bir iştiraki oldu.
2014 yılı sonunda 60 kişilik bir çalışan sayısına sahip iken bugün 90’ın üzerinde bir çalışan sayısı ve son üç yıldır yıllık %30 seviyesinde bir büyüme ile yüzey işlem alanında teknoloji üretiyor ve bu gelişim ivmesini sürdürüyoruz.
Kromaş firması yaptığı çalışmalar ile Türkiye’de yüzey işlem sektörünün gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş, gerek yurtiçi gerekse yurtdışına ürettiği çözümler ile uzun yıllar müşterilerine değer katmış bir şirkettir. Bu satınalma süreci ile aslında yüzyıldır bu alanda faaliyet gösteren Rösler firmasının know-how ve deneyimi ile aktif ve dinamik bir Türk firmasının sinerjisi birleşmiş ve pozitif bir değere dönüşmüştür diyebiliriz. Bu sinerjiyi, satınalma sonrası Kromaş olarak gösterdiğimiz başarılı gelişim grafiğinden anlıyoruz.
Kromaş firması olarak yüzey işlem konusunda dört farklı fakat birbiri ile ilişkili alanda faaliyet gösteriyoruz. Bunlar;
• Vibrasyonlu Yüzey İşlem Grubu
• Sarf Malzeme Grubu
• Arıtma teknolojileri
• Kumlama Grubu.
Vibrasyon ve Sarf Grubu Kromaş’ın satın alınmadan önceki dönemde de devam eden güçlü fonksiyonları idi. Rösler grubu çatısı altına girdikten sonra ise bu alanda Rösler’in yüz yıllık deneyimini de kullanarak ürün ve proses çözümlerimizde ciddi bir gelişim gösterdik.
Kumlama Grubunda ise Rösler 40 yıl üzerinde bir deneyimle dünyanın en büyük firmaları arasında yer alıyor. Kumlama teknolojileri, bizim de Kromaş olarak 2015 yılı başında kurduğumuz ve 3 yıl içerisinde önemli yol aldığımız bir bölüm. Rösler markası ile bazı temel kumlama makinesi modellerinin (Askı Tip, Tamburlu Tip, Manuel Kumlama gibi) Türkiye’de üretimlerine başladık. Almanya ile yürüttüğümüz 1 yılı aşkın teknoloji transferi çalışmaları 2016 da başarı ile tamamlandı ve Almanya kalitesinde bu makineleri Türkiye’de üretip hem dünyaya satıyor hem de ülkemizde satış pazarlama faaliyetlerini yürütüyoruz.
Sarf Malzeme grubunda ise vibrasyonla yüzey işlem teknolojilerinde kullanılan aşındırıcı malzemeleri Kromaş markası altında üretiyoruz ve ayrıca Rösler markalı sarf malzemeleri de Almanya’dan getirip müşterilerimize sunuyoruz. Arıtma teknolojileri gruplarında da Rösler ve Kromaş markalı makinelerimiz ile proses atık suyunu hassas filtreme ve santrifüj yöntemleri ile tekrar işleme kazandırarak hem çevreyi koruyor hem de proses maliyetlerini ciddi oranda düşürüyoruz.
Yapılan yüzey işlem proseslerinden ve ürüne kattığı değerden biraz bahsetmek gerekirse; vibrasyonla yüzey işlem ve kumlama prosesleri parça yüzeyine istenilen özellikleri kazandırmak için uygulanan 2 farklı yüzey işlem metodudur. Türkçede genellikle vibrasyonlu yüzey işlem olarak ifade edilen fakat uluslararası alanda “Mass Finishing” olarak adlandırılan proseste çok sayıda farklı malzeme türleri, yüzeyin teknik beklentilerine uygun olarak işlem görürler. Bu teknik beklentiler temel olarak, yüzey temizleme, yağ alma, çapak alma, köşe radyüsleme, parlatma vb. gibi işlemlerdir. Burada genel olarak parçada ölçüsel değişim sağlamadan ya da mikron seviyesinde değişimlerle parçanın Ra, Rz adı verilen yüzey pürüzlülük değerleri iyileştirilir.
Her sektörün yüzey kalitesi konusundaki beklentileri farklı olduğundan çok sayıda ve farklı sektörlere hitap ediyoruz. Bunlar arasında otomotiv, savunma-havacılık, beyaz eşya, tekstil aksesuarları, mobilya aksesuarları, kuyumculuk, medikal ürünler, darphaneler, oyuncak sektörü gibi birçok farklı iş kolu sayılabilir.
Vibrasyonlu yüzey işlem prosesi ile parçaya teknik beklentiler ışığında istenilen yüzey kalitesi sağlanır. Burada temel çalışma prensibi şu şekildedir. Çok sayıda iş parçası belli bir mühendislik harmonisi ile titreşim ve devinim (dönme) hareketi yapan bir grup aşındırıcı ile temas halindedir. Bu işlem özel tasarlanmış dairesel ya da lineer vibrasyonlu yüzey işlem makinelerinde gerçekleşir. Aşındırıcılar iş parçası ile temas ederek parça yüzeyinden mikron seviyesinde talaş kaldırır ve parçanın yüzeyine istenilen etkiyi yaratır. Bu etki kimi zaman yukarıda bahsettiğimiz şekilde yüzeyi temizlemek olduğu gibi kimi zamanda yüzeyin ayna seviyesinde parlatılması şeklinde de olabilir. Dolayısıyla aslında her sektörün üretim sonrası yüzey işlem ihtiyaçlarını doğru işlem parametreleri ile karşılanabilir.
Kumlama prosesi ise genelde daha ağır sanayi parçalarının yüzey temizleme ve sonraki prosese hazırlama işlemidir. Parça yüzeyine belli hızla bilyalar çarptırılır ve yüzey üzerinde istenmeyen tufal, pas, kir vb. malzemeler bu darbe etkisi ile uzaklaştırılır. Ayrıca malzeme yüzeyi pürüzlendirilerek boyanın daha iyi yüzeye tutunması sağlanır. Döküm ve dövme tesislerinde, çelik konstrüksiyonlarda sac ve profil yüzey temizlenmesinde, makine üretim ve otomotiv sektörü gibi çok çeşitli sektörlerde kumlama ile yüzey temizleme işlemleri kullanılmaktadır.
Bir de kumlama ile benzer prensipte çalışan fakat yüzeye fırlatılan bilyaların tüm dinamik parametrelerinin (bilya hızı, darbe etkisi, kontrollü bilya çapı vb.) kontrol edildiği Shot Peening adı verilen bilyalı dövme işlemi mevcuttur. Bu proses ile yüzey temizliği dışında yüzeye mukavemet kazandırma ve zaman içerisinde oluşabilecek çatlak ve yüzey hatalarının önlenmesi hedeflenmektedir. Shot Peening genelde havacılık ve son zamanlarda da otomotiv sektöründe yorulmaya maruz parçaların mukavemetlerini arttırmak için geniş parça grubunda kullanılmaktadır.
Tüm bu çözümlerimizi 2 marka çatısı altında toplamış bulunuyoruz. Kromaş markası ile vibrasyonlu yüzey işlem çözümlerimizi ve Rösler markası ile de hem vibrasyonlu yüzey işlem hem de kumlama çözümlerimizi sunuyoruz. Bu konuda Türkiye’nin hatta iddialı olacak ama dünyanın en geniş makine ve sarf malzeme ürün portföyüne ve çözümlerine sahibiz.
MM -FİRMA OLARAK 2017 YILINI; CİRO, YENİ YATIRIM, YURTİÇİ VE YURTDIŞI YAPILANMASI AÇISINDAN NASIL GEÇİRDİNİZ? BU KONULARI RAKAMSAL VERİLER DAHİLİNDE BİZİMLE PAYLAŞIR MISINIZ?
2017 yılı ise bizim için oldukça verimli ve başarılı geçen bir yıl oldu. Ülkemizde ve global anlamda da bir süredir devam eden gerginlikler, ana müşterilerimiz olan sanayiciler üzerinde biraz çekimser olma eğilimi yarattı. Pazarda son bir iki yılda sanayide ve bizim de içinde bulunduğumuz yüzey işlem alanında istediğimiz büyüme grafiği maalesef yok. Büyüme genelde inşaat alanında ve kısmen ihracatta gerçekleşti. Fakat biz bu süreci ekip arkadaşlarımla çok iyi değerlendirdik ve güzel bir başarı hikayesine imza attık. 2017 yılını da 2016 yılı satış rakamlarına göre %35’’in üzerinde bir artışla kapattık. Özetle son üç yılda ciromuzu 2 katına çıkarma başarısı gösterdik.
2017 yılında Türkiye pazarında aktivitelerimizi arttırırken ayrıca yurtdışı pazarlara biraz daha ağırlık verdik. Burada da istediğimiz olumlu sonuçlar almaya başladık. Hedefimiz ihracat dengesini toplam ciro içerisinde %50 seviyesinde tutmak.
2018 yılı da özellikle erken seçim ve sonrası duruma bağlı bir endeks izleyecek gibi. Fakat sanayinin ve yüzey işlem pazarının 2018 yılında iyi bir büyüme eğrisi yakalayacağını düşünüyorum.
2017 yılını Türkiye olarak % 7,4 oranında büyüdü. Fakat burada lokomotif sanayi değildi. İnşaat Yatırımları, ihracat ve iç büyüme ön planda idi. Ben 2018 de de ülkemizin benzer bir büyüme performansı göstereceğini fakat bu performansta sanayinin daha ön planda olacağını düşünüyorum. Biz de Kromaş olarak 3 yıldır devam eden büyüme grafiğimizi 2018 de de hedeflerimiz doğrultusunda %30 civarı bir büyüme ile kapatmayı hedefliyoruz.
MM -İHRACAT PAZARLARINIZDAN BAHSEDEREK KAÇ ÜLKEYE YILLIK NE KADAR İHRACAT YAPTIĞINIZI VE HEDEF PAZARLARINIZ HAKKINDA BİLGİ VEREREK BU KONU İLE İLGİLİ YÜRÜTTÜĞÜZ ÇALIŞMALARDAN BAHSEDER MİSİNİZ?
20 üzerinde ülkeye ihracatımız var. Bunların birçoğunda bayilik ağımız mevcut. Yeni ülkeleri ve bayileri de portföyümüze katıyoruz. İhracatımızın ciroya oranı henüz istediğimiz seviyede değil. Burada %50 ve üzeri bir noktayı hedefliyoruz. 2017 de bu oran %30’un biraz üzerinde idi. Bu yıl bu noktayı %40 ve üzeri banda taşımayı planlıyoruz.
İhracat yaptığımız ağırlıklı pazarlar Avrupa Birliği ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri ve 2017 sonunda iyi bir yapılanma içerisinde girdiğimiz ve sonuçlarını 2018 de beklediğimiz ABD.
Bugünün Türkiye kondisyonlarında maalesef ihracat yapmayan üreticilerin uzun soluklu bir maraton olan bu küresel yarışta yer alması mümkün değil. O nedenle herkesin önümüzdeki dönemde kurun da pozitif etkisini arkalarına alarak doğru hamlelerde, ihracat risklerini de masaya yatırarak şirket ihracat politikalarını şekillendirmeleri gerek.
MM -2017-8’DE DIŞ PAZAR, AR-GE/ÜR-GE HEDEFLERİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ? AYRICA 2017’ SİZİN AÇINIZDAN NASIL GEÇTİ NE İSTİHDAM VE CİRO ANLAMINDA NE KADARLIK BİR BÜYÜME GERÇEKLEŞTİRDİNİZ? 2018 BEKLENTİ VE HEDEFLERİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
ArGe bizim için en önemli konulardan biri. Her yıl yenilikçi birçok projeye imza atıyoruz. Uzmanlaşmış iyi bir ArGe ekibimiz var ve gerek sektörün ihtiyaçlarını gerekse gelecek dönem projeksiyonlar çerçevesinde yeni projeleri hayata geçiriyoruz. Ciro artışımızda geliştirdiğimiz yeni makineler ve ürün gruplarının da katkısı önemli. Son 2 yılda geliştirilen teknolojilerin ciromuza katkısı izlediğimiz KPI’lardan bir tanesi. Burada Rösler Almanya’nın da geniş ArGe merkezi ile ortak yürüttüğümüz projelerimiz var. Yüzey işlem alanı özellikle Türkiye’de yeni sayılabilecek bir konu. Hala birçok firma manuel yöntemlerle yüzey parlatma, temizleme, çapak alma gibi işlemleri yapıyor. Burada sektöre gelişmeleri ve avantajlarını anlatmak gibi bir misyonumuz da var. O nedenle müşterilerimizle yakın çalışıyor, ihtiyaçlarına göre çözümler üretiyor, projeler geliştiriyoruz.
Yüzey işlem sektörünü, prosesleri, uygulamaları ve yarattığı katma değeri anlatmak için bir proje yapıyoruz. Yüzey işlem konularının, teknik bilgilerin, ilgili görsel ve videoların, eğitim metaryellerinin olduğu bir blog sayfası oluşturup 2018 yılında Türk sanayisine sunma hedefimiz var. Bu blog, özellikle Kumlama ve Vibrasyonlu yüzey konularında her türlü teknik bilginin bulunabileceği bir platform olacak. Rösler’in global anlamdaki networkünden ve 100 yıllık teknik arşiv hazinesinden de faydalanmayı planlıyoruz.
MM -2017’DEKİ FAALİYETLER VE İNOVATİF ÇALIŞMALARDAN BAHSEDER MİSİNİZ? BU ÇALIŞMALAR SONUCUNDA ORTAYA ÇIKAN ÜRÜNLER PAZARDA NASIL KARŞILIK BULDU?
ArGe ve İnovasyon kültürü ve bu kültürün şirketin her yerine yayılması bizim için önemli. Şirketimizde bunu hem departman olarak yürütüyor hem de öneri sistemleri ve sürekli geliştirme kültürü ile tabana yaymaya çalışıyoruz. Kaizen adı verilen sürekli gelişim politikaları ile sürdürülebilir inovasyon habitatını da oluşturma gayreti içerisindeyiz.
2017 yılında yeni birçok ürünü portföyümüze kattık. Yeni Nesil arıtma sistemlerimiz, Gıda sektörü için geliştirdiğimiz özel kaplama makinemiz, mermer sektörü için yeni tip doğal taş eskitme makinelerimiz, Türkiye’de Alman teknolojisi ile yeni üretmeye başladığımız tamburlu tip kumlama makinemiz 2017 yılında ArGe ve inovasyon çalışmalarımız sonucu portföyümüze kattığımız yeni makinelerden bazı örnekler. Pazar ve müşteri tarafında bu gelişmelerin be yeniliklerin bulduğu karşılık ise bizim için son derece memnun edici çünkü yapılan bu inovasyon çalışmalarının altında müşteri beklentileri ve Pazar ihtiyaçları yatıyor. Son 2 yılda geliştirdiğimiz ürünlerin ciromuzdaki payı %10 mertebesine yakın ki bu sektör ortalamalarının çok üzerinde.
MM -ŞİRKET BAZINDA GERÇEKLEŞTİRDİĞİNİZ AR-GE ÇALIŞMALARINDA BAHSEDER MİSİNİZ? CİRONUZUN NE KADARLIK BÖLÜMÜNÜ AR-GE ÇALIŞMALARINA AYIRDINIZ?
Ciromuzun yaklaşık %3 lük kısmını ArGe çalışmalarına ayırıyoruz. Bu ayrılan kaynak ile hem bugünün müşteri ihtiyaçları doğrultusundaki geliştirmeler hem de gelecek dönem yüzey işlem alanındaki trendlerin bizdeki karşılıklarına odaklanıyoruz. Özellikle yeni gelecek vadeden üretim teknolojileri konusunda Almanya ile yakın çalışıyoruz. Biliyorsunuz önümüzdeki dönemin en önemli endüstri adımlarından biri Additive Manufacturing adı verilen üretim teknolojisi. Bu alandaki gelişmeler şaşırtıcı seviyede. GE gibi büyük firmaların bu alana yaptıkları yatırım birçok ülkenin ArGe harcamalarından fazla. Bu teknoloji ile çok esnek ve önemli bir altyapı yatırımı olmadan üretim yapma imkanına sahip oluyorsunuz. Temelde malzeme tozları (metal, plastik, vb) ve lazer ışını ile oluşturulan metal ve türevi parçalar, fonksiyonel olarak kullanıma hazır oluyor. Bu teknoloji uzun süredir endüstride var fakat asıl farkı artık plastik hammaddeden prototip ya da görsel modeller değil uçak türbün bıçakları (blisk’ler), araçlarda dişli çark sistemleri ya da medikalde implant üretimi gibi alanlarda da kullanıma başlamış olması. Aslında özetle, ne üretmek istiyorsanız, onun hammadde tozu ile birleştirme yapıp kullanıma hazır bir ürün ortaya çıkarıyorsunuz. Bu alanda da önemli bir yere sahip olan yüzey işlem teknolojileri, bizim son dönemde üzerinde durduğumuz konulardan biri. Çünkü Additive Manufacturing ürünleri nihai kullanım öncesi bir yüzey işlem prosesine ihtiyaç duyuyor.
MM- GÜNÜMÜZDE SEKTÖRÜN GÜNDEMİNDE ÖN PLANA ÇIKAN KONU VE SORUNLAR NELER? SORUNLARA DAİR ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİZİ BELİRTEREK VARSA KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDAN BEKLENTİLERİNİZİ AKTARIR MISINIZ?
Yüzey işlem sektörü özellikle Türkiye’de daha gelişim evresinin başlarında. Bunu sektör bazlı ayırmak daha sağlıklı olabilir. Bazı sektörler bizde Avrupa ile paralel noktada. Örneğin Medikal, savunma, havacılık gibi. Fakat bazı sektörlerde yüzey işlem beklentileri ve gereksinimi henüz çok hissedilmiş değil. Avrupa bu anlamda bu sürecin daha ileri seviyelerinde. Bunu uğraştıkları konular, sektörün Pazar büyüklüğü ve geldikleri teknolojik seviyeden görebiliyoruz.
Türkiye’de hala manuel yapılan çok sayıda yüzey işlem prosesleri, Almanya’da full otomasyon ve insansız sistemler ile yürütülmeye başlandı. Bizde de bu anlamda olumlu gelişmeler hızla ilerliyor fakat bunun genele yayılması için özellikle orta ölçekli işletmelerde kalite ve verimlilik gibi konuların içselleşmesi gerek. Almanya’da 60 m EUR üzerinde olan bir (Mass Finishing) vibrasyonlu yüzey işlem yıllık Pazar büyüklüğü, TR’de 10m EUR seviyelerinde. Bu gösterge bile hem mevcut durumdaki sektör olgunluğunun farklılığını hem de bizler için yeni potansiyelleri gösteriyor.
Yüzey işlem sektörünün de Türkiye’deki diğer sanayi sektörleri gibi çok sayıda sorunu var. Fakat sorunları aslında birer gelişim kanalı olarak görmeyi tercih etmek gerektiğini düşünüyorum. Bunlar için hem ilgili STK’larda hem de Kamu nezdinde çalışmaların etkin şekilde yürütülmesi önemli. Gelişmeye açık alanlarımız olarak tarif edebileceğimiz konular arasında; Gençlerin sanayi ve endüstri alanlarına olan ilgisinin arttırılması gerekliliği, nitelikli ara eleman ihtiyacı, artan üretim ve faaliyet maliyetleri, teşvik sistemlerindeki verimliliğin arttırılması gibi konuları sayabiliriz. Almanya’nın bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmasının şüphesiz en önemli gerekçesi sanayi ve üretime verdiği önem ve bu konuda taviz vermeden uyguladığı politikalar. Bizler de en önemli sermayenin insanımız olduğunun farkındalığı ile sanayide görev alan ve almak isteyen gençlerin merak ve ilgisini çekecek, üretmenin keyfini onlara hissettirecek eğitim, staj ve eğitim sonrası politikalara kafa yormalı ve yeni modeller geliştirmeliyiz.
Bir diğer üzerinde çalışılması gereken konu da teşvik sistemleri. Hükümet bu anlamda önemli ve değerli adımlar atıyor. Fakat teşvik sistemlerindeki politika ve uygulamaların daha uzun vadeli ve istikrarlı olması gerek. Bir teşvik furyası gibi gelip geçmemesi, dönemsel taleplere sebep olup sonra bir talep daralması yaratmaması gerek. Biz bu etkiyi teşvik dönemleri öncesi azalan sipariş ve bekleyen tekliflerimizin yoğunluğundan, teşvik dönemleri de artan yoğun talepten hissediyoruz. Bu politikaları genele yayan ve dönemsellikten çok proje niteliklerine bağlı ve özellikle kobilerin iyi bilgilendirildiği platformlarda geniş bir model daha verimli olacaktır.